Toprak işçiliği ilk insanla birlikte başlamıştır. insan oğlu sıvı şeyleri taşımak ve saklamak için bir arayış içine girmiş bunun  neticesinde de topraktan ilk zamanlar şekilsiz olsa da ihtiyaçlarını giderecek aletleri  elde etmiştir. Bundan sonrada yüzyıllar boyunca  kap, kacak yapımında kullanılmış, yapı malzemesi olarak ana unsur olmuştur.

Toprak işçiliğinin Eski yunan uygarlığında ve Çin'de heykel ve vazolarda Mezopotamya ve İran da yer karosu olarak orta Amerika da heykelcilikte M.Ö. 5000 yıllarına kadar sanat eseri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Yine Etrüskler, Sümerler ve Mezopotamya uygarlıklarında heykel ve lahit yapımında , kap, kaçak yapımında kullanılmıştır. Ortaçağ Avrupa sın da  (İtalya, Almanya) inşaat malzemesi olarak taş yerine ve heykelcilikte kullanmışlardır.

Bulunduğumuz coğrafyada şimdiye kadar bir çok farklı kültürlerin yaşamış olması nedeni ile yapılan arkeolojik kazılar neticesinde  toprak işçiliğinin tarihi ile ilgili birçok bilgiye ulaşılmıştır. Yurdumuzda Çatalhöyük, hacılar, Yassı höyük, demirci höyük…gibi bir çok yerindeki kazılarda bulunan topraktan yapılmış eserler tarihe ışık tutmuştur.  M.Ö. 3500 Kalkolitik devri, M.Ö. 2500 – 1000 Truva ve Hitit, M.S. 11-13 yüzyıllar da Selçuklu ve M.S. 12 - 15 yüzyıllar da Osmanlılar belirli dönemlere damgasını vuracak eserler meydana getirmişlerdir. Anadolu da , Ankara, Sakarya, afyon, Eskişehir, Kütahya ve Denizli  bölgesinde büyük uygarlık kuran Friglerin M.Ö. 8 yüzyıl ortaların’a kadar giden bu sanattaki düzeyleri  yassı höyük kalıntılarında çıkan kap, kaçak ile anlaşılmaktadır.

Yine Konya arkeoloji müzesinde yaptığımız araştırmalara göre M.Ö. 3000-2000 yıllarına ve Asurlulara ait olduğunu gördüğümüz Karahüyük kazılarında çıkan malzemeler son yüzyılda topraktan yapılan malzemelerle büyük benzerlik göstermektedir. Asurlular dönemine ait birçok desti , bardak, tas, tabak, çaydanlık, süzek, banyo küveti…gibi tüm ev aletlerinin  çokluğu toprak işçiliğinin ne kadar yoğunlukta kullanıldığını göstermektedir.

Yapılan bu eserler değişik teknikler ve değişik malzemeler kullanılarak günlük yaşamda, süsleme sanatında ve yapı sektöründe kullanılan birçok malzemeler üretilmiştir. Bunlar tuğla, kiremit, seramik , porselen, çini eserler olarak adlandırılmaktadır.

Çini kelimesi, kelime açısından bakıldığında sanki Çin den gelme bir sanat intibaı verse de bu sanatın Türklere özgü bir sanat olduğu tüm sanat tarihi uzmanları tarafından kabul görmüş bir gerçektir. Çinicilik, Orta Asya’da  yapılan seramik sanatının bir koludur.

Testicilik

Anadolu da çok eski zamanlardan beri yapıla gelen el sanatlarından birisidir. Killi toprağın su ile karıştırılarak özlü çamur haline getirilen hammaddenin elle veya alet yardımı ile (Küp, testi,  bardak, çanak, çömlek, tabak, saksı gibi  şeyleri yapma sanatı  olarak adlandırılır. Anadolu da üretilen testi veya çömlekler kullanılış amacına göre sırlı ve sırsız olarak yapılmaktadır. Meydan fırınlarında pişirilerek kullanıma hazır hale getirilmektedir. Günümüzde eski fonksiyonunu kaybeden testicilik sanatı  yurdumuzda pek az yörede ve sayıda usta ile yaşam mücadelesi vermektedir. 

Sille de Toprak İşçiliği

Sille de halkın geçim kaynağı alanları  çiftçilik ,toprak işçiliği, taş işçiliği, halıcılık son dönemlerde de inşaat ustalığı ve nakliyecilik bunlara dahil olmuştur. Toprak işçiliği memleketimizde  bir çok yerde olduğu gibi Sillede de yapılmış ve bu mesleğin geleceğine ışık tutacak seviyeye ulaşmıştır. Silleli ustalar sille ve civarlarında olduğu gibi yurdun birçok yerine bu mesleği taşımışlardır. Toprak işçiliğinin Sillede ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle beraber başlangıcı Neolitik çağa, Mezopotamya da büyük uygarlık kurmuş Sümerlere kadar dayanmakta olduğu ve Mezopotamya'dan silleye göçler vasıtası ile geldiği sanılmaktadır. Sümerlerin toprak işçiliğindeki düzeyi zamanımıza kadar ulaşan çeşitli kalıntılardan anlaşılmaktadır. Sillede toprak işçiliği geleneksel bir sanat haline gelmiştir. Bu sanatın yapıldığı imalathanelere sille dilinde Kâr-hane (gelir elde edilen yer ,işyeri) denmektedir.

Son dönemlere kadar babadan oğul a geçen bir meslek haline gelip bazı ailelerde 3-4 kişinin birden aynı meslekte usta olduğu yaygın bir iş kolu haline gelmiştir. Yaklaşık 1960 lı yıllara kadar sille içinde ve konya da faaliyet gösteren 15 civarında toprak işleme imalathanesi olduğu ustaları tarafından bilinmektedir. Bu derece yaygın olması na rağmen sanayide yapılan atılımlarla birlikte plastik cam ve çelik eşya sanayiinin ilerlemesi tüm yurtta olduğu gibi sillede de bu iş kolunun gerilemesine ve imalathanelerin birer birer kapanmasına sebep olmuştur. Günümüz de sille ve sille kırında bu imalathanelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemekte ve bilfiil iştigal edenlerin sayısı da 8-10 u geçmemektedir. Yukarıda bahsettiğimiz veçhile bu işle iştigal eden silleli ustalar ve yardımcıları bahar ile birlikte sille dışına çıkarak 6 aylık bir çalışma içine girerlerdi. Bu çalışma bazen yurdun herhangi bir köşesi olduğu gibi yurt dışına giden ve mesleğini orada icra eden ustalarda vardı. Bunun sebebi Sille civarlarında üretimin çok olması ve ulaşımın ve taşımanın  kısıtlı olması sebebi ile imal edilen malzemenin satılamamasıdır. Toprak işçiliği ile uğraşan ve gurbete giderek 6-7 aylık süre ile evinden uzak hasret dolu bekleyişler va ayrılıklar ancak kışın gelmesi ile son bulurdu. Silleli şairler bu ayrılık, hasret ve bekleyişi gönüllerinde açan bir gül gibi herkese sunmuş herkesin aynı özlem ve hasreti gönül aleminde yaşatmasına ve aynı duyguları tatmasına vesile olmuşlardır. Bildiğiniz gibi sillede bir çok şair ve aşık hayat bulmuş bunları sitemizde başka başlıklar altında ele alacağız.

Silleli toprak ustalarının genel de Salihli ,Turgutlu, Menemen, Gölbaşı, Çubuk, Nazilli ve Alaşehir gibi yurt köşelerinde imalathaneler açtıkları veya mevcut imalathaneler de çalıştıkları nı biliyoruz. Bunların dışında da birçok yerde çalıştıkları bilinmektedir.