BEYŞEHİR - KARABURUN'DA İKİNCİ HAFTA



Geçen hafta Beyşehir'deki Karaburun Plajı karavan kampı deneyimimizi paylaşmıştım ve bu hafta sonu hedefimiz yine Beyşehir Gölü kenarındaki Karaburun Plajı karavan kampına gitmekti. Hava, soğuk ve rüzgarlıydı, ancak bu bizi durdurmaya yetmedi. Yine Cuma günü, gün batımına doğru Konya'dan yola çıktık ve Karaburun'a ulaşmak için yola koyulduk. Beyşehir yolunda yakalandığımız sağanak yağış hafta sonu hava koşulları konusunda endişeli olmamıza neden oldu, ancak yolumuza devam etmeye karar verdik. Beyşehir'e yaklaştıkça hava açtı ve güneş tekrar ortaya çıktı, bu da endişelerimizi giderdi. Gün batımı saatine yakın bir zamanda Karaburun'a ulaştık. Kampa ulaştığımızda hava soğuktu ve rüzgarın etkisiyle dalgalar kıyılara sert vuruyordu, ama bu doğanın kollarında olma arzumuzu engelleyemedi.

Kamp alanına ayak bastığımız an, karavanımızın kapısını açmamızla birlikte içi sivrisineklerle doldu. İlk defa karavanla yolculuk yapıyor olmanın acemiliğiyle, sivrisineklerin saldırısına karşı tedbir almamıştık. Fark ettik ki bu böyle devam edemezdi. Uyumak için içeride böyle bir istilaya maruz kalamazdık. Bu yüzden hemen ilaç temin etmek üzere Beyşehir'e doğru yola çıktık. Neyse ki, Beyşehir sadece 20 km uzaklıktaydı. İlaçları aldıktan sonra kamp alanına geri dönüp gerekli önlemleri aldık. Artık karavanımız, sivrisineklerin hüküm sürdüğü bir mekân olmaktan çıkmıştı ve içinde huzurla vakit geçirebilirdik.

 

Cumartesi günü, güneşin doğuşunu izleyerek uyanmanın keyfini çıkardık. Göl üzerinde balığa çıkacak olan balıkçıların hazırlarını izlemek ayrı bir güzellikti bizim için. Martılar yine coşku içindeydi. Uzun bir kahvaltının ardından Beyşehir Gölü'nde serin sulara girdik. Su biraz soğuktu, ancak yine de dayanılabilir seviyedeydi. Kamp alanındaki diğer karavan sahipleriyle tanışarak yeni dostluklar kurduk. Beş yaşındaki oğlum Berat Reha da yeni arkadaşlarıyla oyunlar oynayarak eğlenceli anılar biriktirdi. Öğleden sonra rüzgâr yeniden hızlanıp hava serinlemeye başladı. Konya'dan gelen sevgili dostlarımız Yüksel Açıkgöz ve Esra Özücan ile akşam yemeğini birlikte hazırladık. Mermer üzerinde pişirdiğimiz köfteleri sadece “muhteşemdi” diye tanımlayacağım. Fotoğraf sohbeti ile dolu bir akşam yemeğinden sonra hava iyice soğuyunca, kahvelerimizi karavanın içinde içmek zorunda kaldık. Unutulmayacak bir akşam yaşamıştık.

Pazar sabahı, hava daha sakin görünüyordu. Geç bir kahvaltının ardından hazırlıklarımızı tamamladık ve bir fincan kahve eşliğinde Karaburun'a veda ettik. Bakalım bir sonraki rotamız neresi olacak? Karavan serüvenimizin devamını heyecanla bekliyoruz.